Donald Trump, 14 Haziran 1946’da New York’ta doğmuş ve iş dünyasında büyük bir imparatorluk kurmuş bir girişimcidir. Trump, 1970’lerin sonlarından itibaren inşaat sektörü ile adını duyurdu ve Trump Tower gibi ikonik projelere imza attı. 2016 yılında Cumhuriyetçi Parti’den ABD başkanlığına aday oldu ve kazandığı zaferle 2017-2021 yılları arasında ABD Başkanı olarak görev yaptı. Başkanlık dönemi, göçmenlik politikaları, ticaret savaşları, COVID-19 yönetimi ve sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamalarla çokça tartışıldı. Trump, popülist bir lider olarak büyük bir takipçi kitlesi kazandı, ancak aynı zamanda eleştirilen bir figür haline geldi. 2024 yılı seçimlerinde tekrar başkan seçildi ve neler yapacağı tüm dünyada merak konusu...
Donald John Trump, 14 Haziran 1946'da New York'un Queens bölgesinde doğdu. Ailesi, Almanya ve İskoçya kökenliydi. Babası Fred Trump, başarılı bir emlak geliştiricisiydi ve New York'ta büyük bir konut imparatorluğu kurmuştu. Donald Trump, iş dünyasında başarılı bir kariyerin temellerini ailesinin işlerinden aldı. Trump, çocukluğunda disiplinli bir eğitim aldı ve akademik kariyerini New York'taki Wharton Okulu'nda ekonomi eğitimi alarak tamamladı.
Trump, genç yaşlardan itibaren iş dünyasına ilgi duydu. Babasının işlerini devralarak, özellikle Manhattan'da büyük emlak projelerine imza attı. Ancak, Trump, kendi tarzında iş yaparak ailesinin yöntemlerinden farklı bir yaklaşım sergiledi. Bu süreçte, Trump’ın risk almaktan çekinmeyen ve medyada dikkat çekmeye yönelik tavırları onu popülerleştirdi.
Donald Trump'un ailesi, Amerikan siyasetinde ve iş dünyasında büyük bir etkiye sahiptir. Babası Fred Trump, başarılı bir emlak geliştiricisi olarak tanınırken, annesi Mary MacLeod Trump İskoçya kökenliydi. Trump'ın ilk eşi Ivana Trump, Çek Cumhuriyeti doğumlu eski bir manken ve iş kadınıydı; ondan üç çocuğu oldu: Donald Jr., Ivanka, ve Eric Trump. İkinci eşi Marla Maples'tan bir kızı, Tiffany Trump doğdu. Üçüncü eşi Melania Trump, eski bir modeldir ve oğlu Barron Trump'ı dünyaya getirdi.
Trump, 1970'lerin sonlarında babasının işlerini devralarak emlak sektöründe adını duyurmaya başladı. Manhattan'daki lüks binaları alıp yeniden inşa ederek büyük yatırımlar yaptı. En dikkat çeken projelerinden biri, 1980'de tamamlanan Trump Tower'dır. Bu gökdelen, Trump'ın adını duyurmasında önemli bir rol oynadı ve kendisinin emlak sektöründeki prestijini artırdı. Ayrıca, Trump, Atlantic City'deki kumarhaneleriyle de büyük yatırımlar yaptı.
Trump'ın emlak sektöründeki yaklaşımı, büyük riskler almayı ve çok dikkat çekici, lüks projeler yapmayı içeriyordu. Zaman zaman projelerinin finansmanı konusunda zorluklar yaşasa da, pazarlama becerisi ve halkla ilişkiler yetenekleri sayesinde büyük başarılara imza attı. Trump, mülklerini "Trump" markası altında sunarak, imajını ve ismini bir marka haline getirdi.
Donald Trump, iş dünyasındaki başarısının yanı sıra medya dünyasında da kendini kanıtladı. 2004'te başlayan ve yıllarca popüler olan The Apprentice (Çırak) adlı televizyon programıyla geniş bir izleyici kitlesine ulaştı. Programda, Trump, yarışmacılara iş dünyasında başarılı olmak için verdiği tavsiyelerle tanındı. "You’re fired!" (İşten kovuldunuz!) sloganı, Trump’ın ünlü repliği haline geldi.
Trump’ın medyadaki varlığı, onun halkla ilişkilerdeki yeteneklerini pekiştirdi ve onu sadece iş dünyasında değil, aynı zamanda bir televizyon yıldızı olarak da tanınan biri yaptı. Bu popülarite, onun ilerleyen yıllarda siyasi alanda da etkin olmasının yolunu açtı. Trump, medya sayesinde halkla kurduğu ilişkiyi güçlendirdi ve kendini bir marka olarak tanıttı.
Donald Trump, 2015 yılında Cumhuriyetçi Parti'den başkanlık için adaylığını açıkladığında, siyasete ciddi bir şekilde atıldı. Daha önce de başkanlık için adaylık düşüncesini gündeme getiren Trump, bu kez halkın dikkatini çekti ve partisini yıkıcı bir şekilde değiştirebilecek bir lider olarak öne çıktı. Trump, popülist bir yaklaşım benimseyerek özellikle göçmenlik, ticaret anlaşmaları ve ekonomik büyüme gibi konularda sert mesajlar verdi.
Trump, geleneksel siyasi yaklaşımlardan farklı olarak, büyük bir medya takipçiliği oluşturarak ve halkla doğrudan iletişim kurarak kampanyasını yürüttü. Bu, onu geleneksel politikacılardan ayıran temel özelliklerinden biri oldu. Ayrıca, Trump, seçmenlere "Amerika'yı yeniden büyütme" vaadiyle, Amerika'nın ulusal güvenliği ve ekonomisini güçlendireceğini söyledi. Bu tarz, onu hızla popülerleştirirken, aynı zamanda ülke içinde ve dışında büyük tartışmalara yol açtı.
2016 başkanlık seçimlerinde, Donald Trump Cumhuriyetçi Parti’nin adayı oldu ve Hillary Clinton ile yarıştı. Seçim süreci boyunca Trump, sert göçmenlik politikaları, serbest ticaretin olumsuz etkileri ve Amerikan işçisinin çıkarlarını savunan söylemlerle dikkat çekti. Seçimlerin sonucunda, Donald Trump beklenmedik bir şekilde zafer kazandı. Bu zafer, dünya çapında büyük bir yankı uyandırdı ve Trump, geleneksel siyaseti yıkan bir figür olarak kabul edildi.
Trump'ın başkanlık kampanyasında kullandığı "Make America Great Again" (Amerika’yı Yeniden Büyük Yap) sloganı, özellikle ekonomik zorluk yaşayan ve küreselleşmeden olumsuz etkilenen kesimlerden büyük destek gördü. Trump’ın zaferi, Amerikan siyasetindeki kutuplaşmayı derinleştirirken, dış dünyada da büyük bir belirsizlik yarattı.
Donald Trump, 2017 yılında ABD'nin 45. başkanı olarak göreve başladı. Başkanlık dönemi boyunca, Trump birçok önemli reform ve değişiklik yapmaya çalıştı. En önemli adımlarından biri, vergi reformu oldu. Trump, vergi oranlarını düşürerek iş dünyasına destek sağlamayı amaçladı. Ayrıca, sağlık reformu alanında da önemli adımlar attı, ancak Obamacare'i iptal etmeyi başaramadı.
Trump, dış politikada ise Paris İklim Anlaşması'ndan çekilme kararı alarak, küresel çevre politikalarına karşı mesafeli bir tutum sergiledi. Ayrıca, Kuzey Kore ile olan gerilimi azaltmaya yönelik çabalar da dikkat çekiciydi. Trump, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile tarihî zirveler gerçekleştirdi. Ekonomik anlamda ise işsizlik oranlarının düşmesi ve hisse senedi piyasasında yükseliş yaşanması, onun başkanlık dönemindeki bazı başarıları olarak görüldü.
Trump’ın başkanlık dönemi, ABD'deki siyasi bölünmeleri daha da derinleştirdi. Özellikle göçmenlik ve sosyal adalet gibi konularda verdiği sert mesajlar, onu hem güçlü bir destekçi kitlesi kazandırdı hem de ciddi şekilde eleştirildi. Trump’ın "Meksika sınırına duvar" inşa etme vaadi, çok tartışmalı bir konu oldu ve Demokratlarla Cumhuriyetçiler arasında büyük çatışmalara yol açtı. Ayrıca, kadın hakları, ırkçılık karşıtlığı ve polis reformu gibi konularda Trump’a yönelik protestolar sıklaştı.
Trump’ın başkanlık döneminde, medyadaki ilişkisinin de oldukça gerildiği görüldü. Trump, sürekli olarak ana akım medya organlarını eleştirerek, kendi medyası ve sosyal medya platformlarını daha etkin bir şekilde kullanmaya başladı. Bu durum, ABD’deki bilgi akışını daha da kutuplaştırarak siyasi iklimi etkiledi.
Trump’ın başkanlık dönemi, dünya çapında yaşanan COVID-19 pandemisiyle de sınandı. Pandemi, ABD'de büyük bir sağlık krizi yarattı ve ekonomiyi derinden sarstı. Trump yönetimi, ilk başta pandeminin ciddiyetini küçümsediği eleştirileri aldı, ancak sonrasında aşı geliştirilmesi ve dağıtımı konusunda büyük adımlar attı. ABD, Pfizer ve Moderna aşılarını hızla geliştirerek dünya çapında aşılamayı başlattı.
COVID-19'un ekonomiye etkisi ise büyük oldu. Trump, ekonomiyi canlandırmak için vergi indirimleri ve teşvik paketleri önerdi. Ancak, pandeminin devam eden etkileri ve ekonomik zorluklar, Trump’ın başkanlık döneminin sonlarına doğru eleştirileri artırdı. Sağlık krizi, onun seçim kampanyasını da olumsuz etkiledi.
Donald Trump, 2020 başkanlık seçimlerinde yeniden Cumhuriyetçi Parti’nin adayı oldu. Seçimlerin sonuçları, Joe Biden’ın zaferiyle sonuçlandı. Trump, seçim sonuçlarını kabul etmeyerek, geniş çaplı hile yapıldığına dair iddialarda bulundu. Bu, ABD tarihinin en tartışmalı seçim sonuçlarından biri oldu. Trump’ın seçim sonuçlarını kabul etmemesi ve 6 Ocak 2021'deki Kongre baskını, başkanlık döneminin karanlık bir noktasıydı. Bu olaylar, Trump’ın siyasi mirası üzerinde derin etkiler bıraktı.
Trump, seçim sonuçlarının iptali için hukuki mücadelelere devam etti, ancak sonuçlar değişmedi. 2020 seçimlerinin ardından Trump, siyasi arenada aktif kalmayı sürdürdü ve 2024 seçimlerine dair söylentiler ve hazırlıklar gündeme geldi.
Donald Trump, 2024 ABD başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti adayı olarak yarışmış ve Demokrat Parti adayı Kamala Harris'i yenerek ikinci kez başkan seçilmiştir. Bu zaferle Trump, Grover Cleveland'dan sonra iki dönem arasında görev yapan ikinci ABD başkanı olmuştur.
Seçim sonuçlarına göre, Trump 312 delege kazanırken, Harris 226 delegede kalmıştır. Trump, özellikle Kuzey Karolina, Georgia, Pensilvanya ve Wisconsin gibi kritik eyaletleri kazanarak zaferini pekiştirmiştir. Trump bu seçimde rakibi Kamala Harris'e yaklaşık 5 milyon oy fark atmıştır.
Trump'ın zaferi, ABD'de ve dünya genelinde geniş yankı uyandırmıştır. Seçim sonrası, Elon Musk gibi önemli destekçileri ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy gibi dünya liderleri Trump'ı tebrik etmiştir.
Bu gelişmeler, ABD'nin iç ve dış politikalarında önemli değişikliklere yol açabilir. Trump'ın ikinci döneminde izleyeceği politikalar ve atacağı adımlar, hem ülke içinde hem de uluslararası arenada yakından takip edilecektir.